Okçuluk

Florian Unruh

Florian Unruh

Florian Unruh’yla tanışın. Florian 29 yaşında ve okçulukta Alman olimpiyat takımında yer alıyor. Aynı zamanda dünya ve Avrupa şampiyonu, Dünya Oyunları’nda da madalya kazanmış. Unruh, “Benim sporum tamamen odaklanmakla ilgili,” diyor. Okçuluk ve Florian hakkında daha çok bilgi edinmek ister misiniz?

Vidalı Millerimiz ve Lineer Kılavuzlarımız hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz buraya tıklayın

Video paylaşın LinkedIn


Okçulukta sizi büyüleyen şey nedir?

Okçuluk rekabetle ilgili değil midir?

Elbette öyle. Ama okçulukta herkes öncelikle kendiyle yarışır. Okçular arasında performans karşılaştırması sonradan yapılır. Sonuçlar tam bir nesnellik içinde ortadadır, yoruma yer bırakmaz.

Bunu açıklar mısınız?

Rakibiniz üzerinde etkili olmanız mümkün değil, atış çizgisinde durduğumuzda hiçbir şekilde birbirimizle temasımız olmuyor. Atış programımızı bitiriyoruz, sonra sonucu bekliyoruz. Ben neredeyse mükemmel bir atış yapmış olsam bile eğer öbür okçunun bir tek atışı benimkilerden daha iyiyse, kaybedebilirim. Sadece kendi performansıma odaklanmamın bir anlamı var. Kendimiz en iyi atışımızı yapmışsak memnun oluyoruz, ama bir başkası daha iyi atmışsa ne yapalım? Siz elinizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorsunuz. Zihin kuvvetinin kilit rol oynadığı nokta şu: Atışı tam istediğiniz gibi gerçekleştirmeniz. Fakat bu noktada yanlış atış korkusu kolayca işin içine girebiliyor. Bu korkuyu tamamen saf dışı etmeniz gerek. Yani aynı zamanda kendi düşüncelerinize karşı mücadele ediyorsunuz denebilir.

Sadece kendi performansıma odaklanmamın bir anlamı var. Kendimiz en iyi atışımızı yapmışsak memnun oluyoruz, ama bir başkası daha iyi atmışsa ne yapalım?

Okçuluk yalnızca bir spor mu?

Bence öyle değil. Dediğim gibi atış alanındayken öbür okçuları görmüyor olsak ve herkes kendi başına uğraşıyor olsa bile üç veya altı atıştan sonra hedefin bulunduğu noktada bir araya gelir, her şeyi konuşuruz. Orada uzun uzun konuşmak için bol zamanımız olur. İnsan atış yaparken bir fanustadır, ama öncesinde ve sonrasında bol bol konuşuruz. Hem okçular her düzeyde böyledir, olimpiyatlarda bile.

Okçuluğun sizi büyüleyen başka yönleri var mı?

Evet, elbette var. Bir teknik yönü var. Yay ile aranızdaki etkileşim. Hep bir şeyleri optimize edersiniz, bir şunu bir bunu denersiniz, ta ki her şey tam istediğiniz gibi oturana kadar. Sonra geliştirmeye devam edersiniz ve tabii teçhizatı tekrar tekrar ayarlamanız gerekir. Hiç bitmez. Bunu seviyorum.

Bir teknik yönü var. Yay ile aranızdaki etkileşim. Hep bir şeyleri optimize edersiniz, bir şunu bir bunu denersiniz, ta ki her şey tam istediğiniz gibi oturana kadar.

Odaklanırken belli bir ritüeliniz var mı?

Sadece tek bir atış için. Oku yaya taktığım andan itibaren her şey hep aynı şekilde olur. Bu daha iyi sonuç almamı sağlıyor. Ama batıl inanç gibi bir şey söz konusu değil. Düşünün, öyle bir durum olur ki, batıl inancın gereğini yerine getiremeyebilirsiniz. Yani dönüp dolaşıp zihin gücüne varıyoruz. Benim öyle ritüle filan ihtiyacım yok.

Atışı yapmadan önceki o an aklınızdan neler geçiyor, onu konuşalım.

Antrenmanda daha iyiye nasıl ulaşıyorsunuz?

Olaylar başlıca zihninizde gerçekleşir: Atış anında zihnimde olup bitenleri nasıl denetim altına alırım? Sonra atış sürecinin kendisi: Hangi hareketleri yapıyorum? Bunlar, o andaki harekete bağlı olarak tekrarlanması kolay veya güç şeyler olabilir. En çok hata kaldıran ve tekrarı mümkün sekanslardan oluşan hareketi tutturmaya çalışırız. Bir hareketin ne kadar kolay tekrar edilebileceği kaç adımdan oluştuğuna bağlıdır. Yani antrenman ile yarışma arasında fark vardır. Bir şey antrenmanda iyi yürüyor ama yarışmada yürümüyorsa düzeltilecek yönleri var demektir.

Genel olarak okçuluk ile ilgili bir dilek tutacak olsanız ne olurdu?

Daha çok insanın bu sporu merak edip denemesini dilerdim. Yeni başlayanlarla çalışırken gayet ilginç bir şey oluyor: İlk atıştan itibaren nasıl gittikçe daha da büyülendiklerini görüyoruz. Daha çok insan denese bunlardan birçoğu da okçuluğun kendilerine uyan bir spor olduğunu keşfedecek. Ben bundan eminim.

Sizi ne en çok motive ediyor?

Farklı DNA. Aynı yaklaşım.

Aynı yaklaşımı! Bu kelimeler kampanyanın bütün içeriğini özetliyor. Farkı kökenler ve geçmişlerden gelen farklı markalar müşterilere, aşmaları gereken engellere ve kaliteye aynı yaklaşımla yaklaşıyor. Ortak bir tutum fikri, çeşitli spor dallarında faaliyet gösteren sporculardan daha iyi kimde vücut bulabilirdi? Hepsi farklı uğraşların peşinde olsa da yaptıklarının hep daha iyisini yapmak konusunda aynı iradeyle hareket ediyorlar. Bu analoji, kampanyamızın özüdür. Bu konuda daha çok bilgi almak ister misiniz? Aşağıya tıklayın, kampanyamıza bakın!

Kampanya hakkında daha fazla bilgi